- hasta bakıcı
- is. 护士, 护理员: Bitişik odada yatan hasta bakıcı gürültüden uyanarak yanımıza geldi. 在隔壁房间休息的护士被吵醒了, 来到我身边。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.
hasta bakıcı — is. Hekimin tedavi ile ilgili buyruklarını yerine getirip hastaya bakan, hemşirelere yardım eden kimse Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakıcı — is. 1) Bakma işiyle görevlendirilen kimse Ustanın anası yatalak oldu, yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum. A. Gündüz 2) Genellikle çocuk, yaşlı ve hastalara bakma işiyle görevli kimse 3) Yeme içme, barınma ve eğitim karşılığında bakıcılık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasta — sf., Far. ḫaste 1) Sağlığı bozuk olan, esenliği yerinde olmayan, hastalanmış, rahatsız Annem o evin önü sofalı bir odasında hasta yatıyordu. Y. K. Beyatlı 2) mec. Aşırı düşkün, tutkun Maç hastası. 3) argo Parasız, züğürt 4) tkz. Zihinsel… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasta bakıcılık — is., ğı 1) Hasta bakıcı olma durumu 2) Hasta bakıcının işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitişik — sf., ği 1) Birbirine dokunacak kadar yakınlaşmış veya yan yana olan Mutfaktan bir yuvarlak gümüş tepsi içinde, cezveyi, fincanları, bitişik şeker ve kahve hokkasını getirdi. A. İlhan 2) Yandaki Bitişik odada yatan hasta bakıcı gürültüden uyanarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ovdurmak — i, e Ovma işini yaptırmak Başdoktor birkaç günden beri genç bir hasta bakıcı kızı odasına alarak ayaklarını ovduruyormuş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
önlüklü — sf. Önlük giymiş olan Şimdi odada biri kadın, öbürü erkek iki kişi var, ikisi de beyaz önlüklü, hasta bakıcı veya doktor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahanlık — is., ğı 1) Yapılarda ve bazı taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında veya ortasında bulunan geniş yer Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) sf. Sahanın aldığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkışmak — nsz 1) Birbirine basınç yapacak kadar yaklaşmak Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) Basınçla iki şey arasında kalmak Parmağı kapıya sıkışmış. 3) Dar bir yere… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tımarcı — 1. is. Tımar sahibi 2. is. 1) Tımar yapan kimse 2) esk. Pansumancı Çırpınmamam için tımarcı kollarımı, hasta bakıcı kız başımı tuttu. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
izinli çıkmak — izin alarak belli bir süre için bir yerden ayrılmak İlk bakışta bana izinli çıkmış bir hasta bakıcı gibi göründü. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük